Abstract
Günümüz insanı sürekli değişimin ve rekabetin egemen olduğu bir dünyada yaşamını sürdürmek zorundadır. Böyle bir ortamda yaşayan bireyin, karşılaştığı sorunlara çözüm yolları bulabilmesi, yaratıcı düşüncenin geliştirilmesiyle mümkün olabilmektedir. Toplumun ve insanlığın gelişmesinde önemli yer tutan ve insanın belirli bir yeteneğini ifade eden yaratıcılık doğuştan getirilen gizli bir güç olarak ifade edilebilir. Her çocukta yaratıcı olma yeteneği bulunmakta ise de yaratıcılığın sürekliliği, derecesi ve ortaya çıkışı bireyden bireye farklılık göstermektedir. Kendine özgü yaratıcılığı sayesinde çocuk, olayları kendisine göre yorumlayarak ve anlatımda kendine has kelime, ses, fikir, hareket, çizgi ve renkler kullanarak iç dünyasını yansıtmaktadır. Yaratcılık, bir ürün değil, bir süreçtir ve belli bir amaca yönelik olan yaratıcılık süreci sonucunda, genelikle, sözel ya da sözel olmayan, somut ya da soyut değişik bir nesne ya da düşünce ortaya çıkmaktadır. (Hakbilen 1979, Koberg ve Bagnall 1981, Binbaşıoğlu 1982, Davaslıgil 1989).