Abstract
Sorun-çözmeye dayalı öğretim yönteminin yapısıyla ilgili klasik açıklamayı yapan Dewey olmuştur. Dewey, sorunun aritmetik veya tarih gibi okul programında yer alan bir dersle ilgili olarak değil, bir yaşantıyla, öğrenci bakımından onu düşünmeye zorlayan tereddütlerle karşı karşıya getiren çalışma veya oyun sırasında yararlandığı araçları kullanırken ortaya çıkması gerektiğini söyler. Sorunun, sadece öğretmenin veya ders kitabının sorunu olmaktan çok, öğrencinin sorunu olması tercih edilir. Bundan sonra atılacak adım, çalışmayı veya oyunu daha fazla sürdürme gücünü durduran veya yok eden kararsızlığın ne olduğunu belirlemek ve onu tanımlamaktır. Üçüncü aşamada, sorunun olası çözüm yollarını göstermeye yarayacak veriler için araştırma yapılması gerekecektir. Bu aşamadan tam anlamıyla yararlanabilmek için öğretmenin, öğrencinin karşılaştığı sorun üzerinde hazır çözüm yollarına pek fazla bel bağlamasına izin vermemesi çok yerinde olur; çünkü öğrenci araçları ereklere uyarlamanın bir yolunu ancak kişisel çabasıyla bularak güçlükler üzerinde düşünme disiplinini öğrenecektir.