Abstract
Çocuk suçluluğu ile radyo ve televizyonun ilişkilerini saptamak için iki soruya cevap bulmak zorunludur. Bunlardan birincisi «Çocukların suça itilmesinde radyo ve televizyonun etkisi var mıdır?», İkincisi ise «Çocuk suçluluğunun önlenmesinde ve suçlu çocukların topluma kazandırılmasında radyo-televizyon ne gibi rol oynayabilir?» sorularıdır. Ancak bu sorulara cevap aramaya geçmeden önce «suçlu çocuk» kavramını açıklığa kavuşturmak yerinde olur. «Suçlu çocuk» denince akla bir ceza hukuku normunu ihlal etmiş olan ve belli bir yaşın altında bulunan kimse gelir. Bu yaş her ülkede farklı olup, 16 ile 21 yaşları arasında değişmektedir. Ülkemizde ise 18 yaşından küçük olup da bir ceza hukuku normunu ihlal eden kimse hukuksal açıdan suçlu çocuk sayılmaktadır. Konu gelişim psikolojisi açısından ele alınınca bireyin yetişkin oluncaya kadar çeşitli gelişim dönemlerinden geçtiği görülür. Bu dönemlerden ilki çocukluk dönemidir ki doğumdan ergenlik döneminin başlangıcına kadar sürer. Ergenliğin başlangıcı ırka, coğrafi koşullara ve sosyo-ekonomik ortama göre değişmekle birlikte genellikle kızlarda 13, erkeklerde ise 14 yaş olarak kabul edilmektedir. Bireyin ergenlik dönemini tamamlayıp yetişkinliğe geçişinin 21 yaş dolaylarında olduğu birçok yazar tarafından ileri sürülmektedir. Gelişim dönemlerinden biri olan erinlik dönemi ise çocukluğun son yılları ile ergenliğin ilk yılları arasında yer alır. Bu dönemlerin hepsinin kendine özgü biyolojik ve psikolojik özellikleri vardır.