Abstract
John Dewey, yüzyılımızın en tanınmış ve etkili eğitimcilerindendir. Eğitimi, ana hatlarıyla, «pragmatizm» felsefesinin temelleri üzerine oturtmaya çalışmış ve «sürekli değişim ve yeniden inşa» görüşünü benimseyerek geliştirdiği eğitim felsefesi ile eğitim felsefeleri içine bir yenisini eklemiş, insan yetiştirme sürecine bazı farklı yaklaşımlar getirmiştir. Dewey, bilginin «değişmez doğru» olmadığını; «bilinen» doğruların, yenileri ortaya çıkıncaya kadar kabul edilerek, değişmeye açık olduğunu belirtmiş; ayrıca «bilgi»yi bir «araç» olarak görmüştür. Bunun dışında, her doğru, iyi ve güzelin bir yararı da olması gerektiğini kabul etmiş; okulu pedagojik, toplumsal, kültürel ve ekonomik değişme ve deneyimler için bir merkez olarak görmüştür. (1) Ayrıca, okulun diğer önemli işlevleri arasında demokrasi ve vatandaşlık eğitimi vermek ve bazı mesleki becerilerin kazanılmasında, yaratıcılık, eleştirici düşünme alışkanlığı ve problem çözme ve bilimsel yöntemi kullanma becerisinin verilmesinde bir hazırlık merkezi olmak da vardır.