ÖZ
Değerlendirme en önemli yönetim süreçlerinden biridir. Teftiş, bu sürecin gerçekleştirilmesinde bir araçtır. Bu anlamda teftişin işlevini etkili biçimde yerine getirmesi, fikir ve eylem birliğini, bütünlüğünü ifade eden etkinlikller olarak algılanmasına ve kabul edilmesine bağlıdır. Oysa Türk Milli Eğitim Sis- temi'nde teftiş hizmetlerinin bakanlık ve ilköğretim müfettişliği olarak ikili örgütlenme biçimi, buna bağlı oluşturulan çarpık yapı, kadrolama, donatım ve çelişkili işleyiş bu hizmetlerin fikir ve eylem birliği içinde gerçekleştirilmesine engel, bütünlükten ve derinlikten yoksun bir biçimde sürdürülmesine neden olmaktadır. Çünkü bu haliyle Türk Milli Eğitim Sisteminde denetim hizmetleri birimleşmeye dayalı bir biçimde örgütlenmiştir. Böylece bakanlık ve ilköğretim teftiş birimleri arasında bir yandan girişler ve tekrarlar oluştuğu gibi, öte yandan, bu hizmetlerin koordinasyonunu engelleyen geniş uçurumlar doğmuştur. Teknik ve sosyal bir süreç olan teftiş bir uzmanlık hizmetidir. Bu nedenle teftiş hizmetleri genel yapıya uygun, görevin esas alındığı bir biçimde örgütlenmelidir. Böylesi bir görevsel örgütlenme biçimi uzmanlık alanı olan teftiş hizmetlerini ön plana alarak biraraya getirecektir. Aslında ayrı birimlerde aynı uzmanlık hizmetlerinin gerçekleştirilmesi çok daha zor ve masraflı olup; bilimsel, yasal ve yönetsel mantığa da aykırıdır. Bu yargı alanyazın tarandığında yapılan bilimsel çalışmaların bulguları ile desteklenmekte; yasal ve yönetsel düzenlemelerin amaçları ile ilgili maddeleriyle de doğ- rulanmaktadır. Örneğin 1977'de Karagözoğlu, 1974'te Su, 1979-1980'de M.E.B. Teftiş Sistemi Çalışma Grubu, 1982'de Bilir, 1986'da Gökten, 1988'de Kapusuzoğlu, 1989'da Yalçınkaya; 1991 ve 1992'de Öz konuyla ilgili yaptıkları bilimsel çalışmalar da aynı sonuca ulaşmışlardır.