ÖZ
Sekiz yıllık uygulamayla, ülkemiz eğitimindeki iyileşme reform coşkusuna dönüşüyor. Bu coşkuyla büyük önderimiz Atatürk’ün uyguladığı, “kavramlaştırma” ve “dedüktif’ yöntemlerini kullanan bireyleri yetiştirme ortamı oluşuyor. Artık, öğretim modelimizi kavramsal bir çerçeveye oturtarak temel düşünüş ve etkileşim yollarında bilgi bütünü sağlayan ve sürekli öğrenen organizasyon ağını oluşturma çağdaşlaşmanın gereği olmuştur. Sistemli yapılara kavuşmuş postmodern toplumlarla rekabet edebilmenin yolu, yine kendi ülkemiz koşullarına uygun öğretim modellerimizi yaşama geçirme ve süreklilik arz eden eğitim organizasyonlarına dönüştürebilmekten geçiyor. Bu çalışmada; Okul yöneticilerini öğretmenlerin seçmesi veya okulların belediyelere devredilmesi gibi yereselleşme modellerini tartışmadan önce, alt sistemin çağdaş anlayışla yetkinleştirilmesi görüşleri benimsenmiştir. Bu amaçla eğitim sorunlarımıza, tek kanallı analitik yaklaşımlarla değil çok boyutlu ve çok kanallı yaklaşımlarla çözümler sunulmaya çalışılmış ve günümüz kültürüne özgün sistemli yapılanmadan söz edilmiştir. Sistemin tamamını değiştirmek yerine, yararlı unsurlarını alt sisteme ekleme ve bütünlüğü koruyarak sistemli yapıya kavuşma görüşü benimsenmiştir. Öğretim koşullarının düzenlenmesinde, mühendislik teknolojisinin yarattığı ‘sistem yaklaşımı’ ile ‘davranışçı akımların’ ortak bileşenlerinden oluşan teorik bir bakış açısı güncelleştirilmeye çalışılmış ve nasıl uygulanacağına ilişkin mevcut gerçekliğimizle örtüşen vizyonlardan örnekler sunulmuştur. Geliştirilmiş olan müfredat programlarındaki davranışların sosyal yönlerini ölçebilen, daha sağlıklı bir ölçme-değerlendirme sisteminin var olması sonum karşısında özgün çözümler önerilmiştir. Bu anlayışın bir parçası olarak, öğrencilerin sınıf iklimindeki ‘demokratik davranış düzeylerini'’ ölçme yolları denenmiştir.